19 Ekim 2012 Cuma

Kıssadan Bir Hisse...



     GÖNÜL ERİ OLABİLMEK
     Geçmiş zamanların birinde, genç bir Gönül Eri yaşadığı yerde geçim sıkıntısı çekmektedir. Temiz kalpli bu genç, bir gün uzaktaki büyük bir şehre gidip iş bulmaya ve çalışmaya karar verir. Bu niyetle vakit kaybetmeden hazırlanır ve atına binip yola koyulur. Genç Gönül Eri, yorucu yolculuğu esnasında atının sırtında uykuya kalır ve enteresan rüyalar görür...

     Gördüğü ilk rüya şudur. Bazı kimseler bir tarlaya buğday tohumları ekmektedirler. Ekilen tohumlar hemen yetişmekte, olgunlaşmaktadır. Onlar da hiç vakit kaybetmeden hemen yetişen buğdayları toplamakta ve büyük bir ateşe atıp yakmaktadırlar... Gördüğü bu rüya karşısında heyecan ile uyanır...

     Yorgunluktan, az sonra tekrar uyuyakalır ve ikinci kez rüya görmeye başlar. Bu rüyasında da; bir adam büyük bir taşı kaldırmaya çalışmakta ancak kaldıramamaktadır. Birileri gelip o taşın üzerine başka taşlar da koyarlar. O, biraz önce bir tek taşı kaldıramayan şahıs bu defa iki taşı birden yerinden kaldırmayı başarır... Ardından, bir taş daha getirir üzerine koyarlar ve üç taşı daha rahat kaldırır ve rahatlıkla taşır... Genç Gönül Eri, yine heyecanla uyanır... 

     Yolu çok uzun olduğu için iyice yorgun düşmüştür. Biraz sonra tekrar uyuya kalır ve üçüncü rüyasını da görür. Genç bir adam, bir koyunun sırtına binmiştir. Birkaç kişiyi de kendi sırtına almıştır. Koyun hızla koşmaktadır. Arkalarından birileri de at sırtındadırlar ve onlara yetişmeye çabalıyorlar ama yetişemiyorlar. Tekrar heyecan ile uyanır ve artık uyuyamaz.

     Genç Gönül Eri, bu uzun ve yorucu yolculuğunun nasıl geçtiğini anlamadan, varacağı şehrin kapısına gelir. Nur yüzlü bir ihtiyar amca kendisini durdurup; nereden geldiğini, niçin geldiğini ve yolculuğunun nasıl geçtiğini sorar. Genç Gönül Eri de; yolculuğu boyunca yaşadıklarını ve gördüğü rüyaları heyecan ile anlatır. Nur yüzlü ihtiyar amca da, genç Gönül Eri'ne, gördüğü rüyaları bir bir açıklar...

     İlk gördüğün rüyanda; buğday eken ve hemen hasat eden, sonra da o hasatları kaldırıp ateşe atan insanlar var ya, onlar; yaptıkları iyilikleri her yerde anlatan ve değerini sıfıra indiren insanlardı.
     İkinci rüyanda gördüğün, taş kaldırmaya çalışan; bir günah işleyip sonra da pişman olmayan, tövbe etmeyen bir kişiydi. Her Müslümana ilk işlediği günah ağır gelir, onun altında ezilir. Eğer pişman olmaz, tövbe etmez ve günah işlemeye devam ederse, o günahları işlemek ona artık çok hafif gelmeye başlar.
     Üçüncü rüyanda gördüğün koyun ve onun sırtına binenlere gelince; koyun bir cennet hayvanıdır, sırtındakileri cennete taşımaktadır. Koyuna ilk binen Allah (cc.) yolunda cihad eden bir mücahiddir. Ondan sonra ilk binen, ilim tahsil etmiş ve talebe yetiştiren bir alimdir. Daha sonra binenler de muvahhidlerdir... Bunlara yetişmek için at sırtında koşanlar ve yetişemeyenler ise inançları da, amelleri de zayıf olanlardır...

     Genç Gönül Eri, nur yüzlü dedeye bu nasihatlerinden ötürü çok teşekkür etti ve;
     yapacağı iyilikleri başkalarına anlatmayacağına, bir hata yapar da günah işlerse çok pişman olup tövbe edeceğine ve Allah (cc.) yolunda cihad etmeyi hayatı boyunca en büyük gaye edineceğine söz verdi...
                                                                                                                                      ALINTI

Hiç yorum yok: